Prof. Dr. Ahmet Taşağıl

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

  • Kategoriler

  • Arşivler

HANBALIK

XIII. yüzyıl başlarında Cengiz Kağan’ın idaresi altında Moğol istilası hemen bütün Asya’yı kaplamıştı. Onun ölümünden sonra oğullan ve torunları koca imparatorluğu paylaştılar. Bu arada Çin tamamen ele geçirildi. Zaten zenginliğiyle asırlardan beri kuzeyli kavimlerin dikkatini çekiyordu.

Nihayet Kubilay, Moğol İmparatorluğu başkentini Kuzey Çin’e nakletti. Fakat, bir Çin şehri olan Pekin ona uygun gelmiyordu. Bu yüzden Türkistan’dan getirttiği Türk ve diğer ülkelerden Müslüman mimar ve ustalara yeni bir şehir inşâ ettirdi. Adına da Han şehri anlamına gelen Türkçe Hanbalık dendi. Bütün Türk ve İslâm kaynaklarında bu adla meşhur oldu.

MOĞOL-TÜRK KAYNAŞMASI

Cengiz’e kadar köklü bir devlet gelenekleri olmayan Moğollar daha ilk zamanlarda Türk unsurlarına yer vermek durumunda kaldılar. Özellikle Doğu Türkistan’ın son Uygurları Iduk-kutlardan aldıkları danışmanları devlet hizmetinde yüksek mevkilere getirdiler. Bilindiği gibi Moğollar, bir-iki asır içinde, Türk kültür unsurları içinde erimişlerdir. Zengin yerleşik kültür unsurlarının yaşadığı Çin’de dahi Moğollar, Türk kültürüne ihtiyaç duymuşlardır. Devlet adamlarının, alimlerinin, fikir ve sanat adamlarının çoğu Türk asıllıdır. Orta Asya tarihinin büyük alimlerinden merhum B. Ögel, bu konuda “Sino-Turcica” adlı çok kıymetli bir eser hazırlamıştır.

PEKİN YA DA HAN ŞEH

Günümüzde Han şehri mânâsına gelen bu başkent, Çince’de ise önce o devirdeki Pekin şehri için Chung-tu olarak (cung-du: orta başkent mânâsına gelmektedir) kullanılırken Hanbalık adını aldıktan sonra Ta-tu (da-du: büyük başkent) diye isimler de almıştır. Moğollar bu şehri Çince olarak zikrederken Arap, Fars ve Türk tarihi kayıtları (bilhassa Uygurlar) Hanbalık şeklinde isimlendirmişlerdir. Daha sonraları ise Batılılar buraya Tartar Şehri adını vermişlerdir.

Tarihî kaynaklara göre yaklaşık M. Ö. 2255 yıllarından itibaren mevkii adı olarak zikredilmeye başlanan Pekin ve civarı, kronolojik sırayla şu isimlerle adlandırılmıştı: Yuchou, Ch’i, Shang-ku, Yen, Yu-chou, Chou-chün, Yu-chou, Yen-chin, Chung-tu, Hanbalık (Ta-tu) Pei-ping, Pei-ching (Pekin). Bu şehrin bulunduğu bölge asıl önemini 960 yılında Chin hanedanının kurulmasından sonra kazanmıştır. 1215 yılında ise Cengiz Han tarafından zapt edilerek Büyük Moğol İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.

1258’de Büyük Moğol Han’ı Mönke (Mengü)’nün ölümü üzerine en küçük kardeşi Ank-böke (Buğa) ile taht mücadelesine başlayan ve kazanan Kubilay 1260ta, Karakurum’da Büyük Kağan ilan edilmişti. Kubilay, 1264 yılında başkentini, o zamanki adıyla Chung-tu olan Pekin’e nakletti. Üç yıl burada ikamet ettikten sonra bu şehrin kuzey doğusunda yeni bir şehir inşâ ettirdi. İşte, bu yeni şehir Hanbalık adını almıştır. Şehrin inşaatında Yakdar ve onun oğlu olan Muhammed Şah isminde iki ünlü Müslüman mimar büyük rol oynamışlardı. Bunların Arap asıllı oldukları bilinmektedir.

İhtiyâreddin adlı, menşei tam olarak bilinmeyen ancak Orta Asyalı olduğu tahmin edilen bir diğer Müslüman da Çatr (çadır, hükümdarın otağı) bölümünde ustabaşı olarak çalışmıştır.

Nehrin karşı tarafına açılan bu yeni saray ve merkezin yiyecek ihtiyacı denize kadar uzanan bir kanal vasıtası ile temin edilebiliyordu. Genelde devletin İdari merkezi buraya taşınmıştı. Ayrıca tacirler için şehrin etrafında 12 sayfiye yaptırılmıştı. Başta Marco Polo olmak üzere Batılı seyyahların çoğu bu şehri İmparatorluk Sarayı’ndan bir başka bölüm, gördükten sonra, yapısından, plânının düzgünlüğünden bahsetmişlerdir.

ŞEHRİN PLANI

Yeni kurulan kentin çevresinin uzunluğu 24 mildir. Her bir kenarı 6 mil uzunluğunda olduğundan tam bir kare biçiminde tasarlandığı söylenebilir. Alt bölümü on adım kalınlığında olan ve yukarıya doğru gittikçe daralan bir duvar (sur), şehrin etrafını çevirmektedir. …….. düzgün olan şehir plânı neticesinde ……… doğru sokaklar sayesinde kentin ucundan girildiğinde öbür ucundaki kapı görülmektedir. Sokakların her iki tarafında her türlü mal satılan dükkan ve tezgahlar bulunmaktaydı. Şehir bütün boş ve dolu alanlar dikdörtgen çiminde olup, bir doğrultu üzerin yan yana sıralanmıştır. Her bir …… alanda bir ev, avlu ve bahçe mevcuttur. Yukarıdan bakıldığında satranç tahta; andıran bir düzlemde karelere bölünmüş durumdadır. Şehrin, etrafını çeviren dört duvan her birinde üçer ….. olmak üzere toplam 12 kapısı vardır. Her kapının üzerine ve kent duvarının köşelerine bir güzel yapı kondurulmuştur. Böylece bir duvar üzerinde beş ….. görülmektedir. Bu binalarda şehrin …… hafazası için kullanılan silâhlar saklanmakta idi. Her kapıda on bin asker Kubilay Kağana gösterilen saygı belirtmek için beklemekte idi. ……. ortasında bulunan yüksek bir kule her gece çalınan bir çan asılıdır. Gece üç kere çalınan çan sesinden sonra olmayanın sokaklarda kalmaması ….rekmektedir. Şehir kapılarının her birinden bir diğerine semtler uzanır, semtlerde ayrıca, yaklaşık bir mil aralarla diğer ülkelerden tacirler için konutlar vardır.

Hanbalıkta, Kubilay Kağan darphanesi bulunuyor, burada kağıt para (Cah’ao) basılıyordu. Hanbalıklı Hristiyanlar, Müslümanlar ile Çinliler arasında 5 bin kadar yıldız falcısı, …… yaşıyordu. Kubilay, düşkün ve kin sizlere yardım ederken bunları da göz önüne alır, ihtiyacı olanlara maddî yardımları cömert bir şekilde …… Marco Polo’nun bildirdiğine göre, kentte 1 milyon yüz bin nüfus yaşamaktaydı. Şehrin yukarıda bahsettiğimiz plânı bugün dahi kısmen muhafaza edilmektedir. Yine Marco Polo’ya göre Hanbalık şehrine her gün bin araba yükü miktanda ham ipek girerdi. Bu ipekler ile çok fazla kumaş dokunurdu.

Diğer taraftan, Hanbalık’ı ziyaret eden Fransisken rahibi Odorîc de Pordonone de bu şehrin yapısının güzelliğini anlatmıştır. Bu şehrin ve bölgenin, Moğollar’ın başkenti olmasının sebebi, Moğolistan’a yakınlığı, belki de daha önce Moğol asıllı bir kavim olan Liao devleti zamanında burasının önem kazanıp ön plâna çıkmasıdır, öte taraftan M.Ö. I. binden beri Moğollar ve onların akraba kavimleri Çin’in kuzey doğu kesimlerini defalarca istila etmişti. O devirde, Tuna nehrinden Büyük Okyanus’a kadar uzanan dünyanın en büyük imparatorluğunun, en yüksek hükümdarı olan Kubilay hiç şüphesiz, Hanbalık’ta muazzam bir başkent inşâ ettirmeyi düşünmüştü. Bu öyle olacaktı ki; Çin, o zamana kadar böyle büyük, ihtişamlı saray ve başkent görmemiş olacaktı.

UYGUR ETKİSİ

Kubilay Kağan, Çin’de ve Hanbalık’ta halkı dört gruba ayırarak idare etmeye başlamıştı. En üst seviyede Moğollar yer alırken, daha sonra Uygurlar, arkasından Nayman ve Tunguz gibi Çinli olmayan yabancı kavimler, Orta Asyalı diğer Müslümanlar geliyordu. Çinliler ise kendi aralarında Kuzey Çinliler-Güney Çinliler olmak üzere iki gruba ayrılmışlardı. Kuzey Çinliler, Güney Çinlilerin üstünde yer alırken, Güney Çinliler en ait seviyeyi işgal etmekteydi. Moğol olmayan yardımcı kavimlerden en çok devlet hizmetine alınanlar Uygurlar ile diğer Batılı Müslümanlardı. Moğolların Çince bilmemesi Uygurların işini kolaylaştırıyor, becerikli Uygurlar derhal tercümanlık v.s. gibi vazifelere yükseliyordu. Bu Uygurların çoğu Müslüman’dı. Zaten Çin, Uygurlar sayesinde İslâm’ı tanımış; bu sebepten, Müslüman olanlara Huei-huei (döngen) denmiştir. (Çinliler Uygurlar’ı, Huei-ho, Wei-ho, Wei-wu-er gibi isimlerle de zikretmişlerdi).

Devlet mertebesinde temayüz eden Uygurlar, en yüksek makamları da ele geçirmişlerdi. (Tafsilatlı bilgi için bkz. B. Ögel, Sino-Turcica, Tai-pei, 1964).

Kubilay, Hanbalık’ı Büyük Moğol imparatorluğunun başkenti yapmasına rağmen, kışları burada ikamet eder; yazları, buranın 250 km kuzeyinde olan bugünkü Dolon-nor (K’ai-p’ing-fu) bölgesindeki yazlık sarayında otururdu.

KUBİLAY’IN MÜSLÜMAN DEVLET ADAMLARI

Yukarıda da temas ettiğimiz gibi Hanbalık’ta ve o zamanki Çin’in tamamında hüküm süren Moğol imparatorluğunun idarî teşkilatında baş vezaret makamına kadar birçok Müslüman vazife almıştı. Bunlardan en önemlilerini zikredersek: Babası İftihareddin olan bir zât, Pekin’de İslâmî bir okul kurmuş, Arapça ve Farsça neşriyatı teşvik etmiş, bu alanda meşhur olmuştur. Kurduğu okulun tam adı “İslâmî Eğitim Okulu” (Huei huei kuo tzu hsüe)’dur. Aslen Beş Balıklı bir Uygur olan Beğliğ Şah, doktor derecesinde ilmî bir yer edinmiştir. Aslen Almalıg şehrinden gelmiş olan Omar, devletin “Tarih Bölümü” dairesinde çalışmıştır. Ala Bars ve oğlu Alaaddin, Cengiz Han ve Kubilay’ın ordusunda önemli vazifeler almışlardı. Er Tuğrul adlı bir usta da zırh yapan Uygur işçilerini idare etmişti. Bu saydığımız Müslüman Uygurların dışında Batı Orta Asya veya İran, Arap diyarlarından gelmiş Müslümanlar da Hanbalıkta ve Çin’deki Moğol devletinin yüksek makamlarına terfi etmişlerdi. Ahmet Fenaketi, aslen Taşkent’in güneyindeki Fenaket (Şahruhiye) şehrinden gelmişti. Kubilay zamanında uzun süre onun baş veziri olarak kaldı ise de kötü idaresi ve rüşvet gibi yolsuzluklara bulaşması enflasyonun artmasına sebep olmuş, bundan dolayı kötü şöhret yapmış, 1282 yılında bir suikast neticesinde öldürülmüştü. Onun kötü şöhreti yüzünden bir süre Hanbalık’ta Müslümanlara iyi davranamamıştı. Nasreddin adlı bir Arap, Yün-nan valisi bulunduğu sırada Kubilay’ın, güney Çin, Cochin ve Burma savaşlarında önemli roller üstlenmiştir. 1292 yılında ölen bu şahsın 12 oğlu vardı ve hepsi yüksek memurluklar almışlardı. Devlet Şah da Çin’deki Moğol devletinin tanınmış vezirlerinden birisidir. Kendisine Çin edebiyatında mühim bir mevkii edinen Şemsi adlı bir zât da pek çok Çince kitap yazmıştır. Gençliğinde Tarih Bölümü dairesinde çalışan İhtiyareddîn daha sonra Han-lin Akademisi’ne hoca olmuştur. Aslında Pekin şehri daha Cengiz Kağan zamanında Müslüman Uygur vali Mahmud Yalvaç tarafından idare edilmişti. Bilindiği gibi Cengiz Kağan, Önce Mahmud Yalvaç ve onun oğlu Mesud ile şehirlerin yönetim ve kanunları hakkında görüşmeler yapmış, onların fikirlerinden istifade etmişti.

Kubilay Kağan, Hanbalık’ı inşa ettirirken, bu yeni şehirde biri Müslüman, diğeri Çinlilerin çalıştığı iki rasathane yaptırmıştı. 1345 yılında bu şehri ziyaret eden meşhur İslâm seyyahı İbn-i Batuta, Hanbalık’ın güzelliğinden bahsetmiştir. Bu seyyah, Hanbalık’ın kuzeyindeki bir dağa Farsça “Kuh-i Buzene” denildiğini; ayrıca, burada büyük nüfuz ve itibar sahibi Şeyh Burhaneddîn Sagırçı yi da övgüyle zikretmiştir.

İran Moğolların tarihçisi Reşideddin, eseri “Câmiüt-Tevârih”te, Pekin şehrinin daha evvelden de Moğollarca Hanbalık olarak isimlendirildiğinden bahsetmektedir. Bütün bunların yanında Hanbalık şehrinin kuzeyinde Müslüman göçmenlerin kurduğu bir kasaba vardı. Ahalisi aslen Batı Türkistan’daki Semerkand havalisinden geldiğinden dolayı, bu kasaba Semerkand olarak isimlendirilmiştir. Öte yandan Marco Polo’nun Farsça Pul-i Sengin adıyla zikrettiği Lao-ku-ch’iao köprüsü, bugün Fou-chen istasyonunun bulunduğu yerdeki demiryolu köprüsünün yanındaki taş köprü olarak günümüze kadar ulaşabilmiştir.

Hristiyanlar da Çin’de ve Hanbalık’ta bir patrikliğe sahiptiler. Onlar da çok itibar görmüşlerdi. Bunun en iyi misâli Marco Polo’nun yasadıkları ve yazdıklarıdır. İsa adlı Suriye’den gelme bir Nasturi-Arap olan şahıs, 1279 yılında, Kubilay’ı, Müslümanlığın propagandasını yasaklaması için ikna etmeye çalışmıştır.

Pekin şehri Hanbalık adıyla adlandırılmaya, Timurlular devleti zamanında da devam etmiştir. Şahruh’un, Pekin’e gönderdiği elçilik heyeti, dönüşünde verdiği raporda bu şehri Hanbalık olarak kaydetmiştir. Avrupalıların verdiği Cambaluc ismi ise XIV ve XV. Asırlarda kullanılmaya devam etmiştir.

 

Bibliyografya:

  • Yüan Shih (Çinideki Moğol Hanedanı Tarihi) (Sung Lîen ve Wang Wei tarafından 1369-1370 yılında hazırlanmıştır), Taipei 1977,C.IV,C.LVIII.
  • İbn-i Batuta Seyahatnamesi; Tuhfetu’n-nuzar fi Garaibi’l-Emsar, Haz: Mümin Çevik. İstanbul 1983.
  • Resideddin Fazlullah, Câmiü’t-tevârih, Behmen Kerimi nesr. Tahran 1338, C. I.
  • D’Ohsson, C, Historie de Mongols, Depuis Tchinguiz jusqu’a Timour ou Temarian, LaHaye-Amsterdam 1834-1835.
  • Emil Bretschneider, Recherches Sur Pekin, Paris 1907.
  • Henrî Cordier, Histoire De la Chine, Paris 1920, C.II.
  • Henri Yule, Travels of Marco Polo, Loodon 1931, L
  • Vissiere, Recherches Sur les Musulmans Chinois, Paris 1941.
  • Paul Pelliot, Notes on Marco Polo, I, II, Paris 1959.
  • Bahaeddin Ögel, Sino-Turcica, Taipei 1964,
  • Tang Ch’i, Moğol Sülalesi devrinde Türk ve İslâm Dünyası île temasta bulunan şahsiyetler, Taipei 1970.
  • Z. V. Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 136,137,138.
  • W. Barthold, Moğol istilasına Kadar Türkistan, Tere. Hakkı Dursun Yıldız, İstanbul 1981, s. 478-482
  • ……………, Hanbalık mad.,Enzyklopedie des İslâm. C.II.S. 169.
  • Rene Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Terc. Reşat Üzmen, İstanbul 1981. s. 279, 285,294,300,306.
  • T’ang Ch’i “On the Administration System of the Mongol Empire in Jameel-Tevarih”, Proceedings of International Conference on China Border Area Studies, National Cheng-chih University,Taipei, Taiwan R.O.C., 30 April 4 May 1984, s. 429,430,431,441. Hsiao Ch’i-ch’ing, “Yuan-tai Meng-ku-jen-te Han-hsüe” (Yuan Hanedanı Döneminde Moğolların Çince Öğrenişleri), Proceedings of the International Conference on China Border Area Studies, National Cheng-chih University, Taipei, Taiwan R.O.C. 30 April 4 May 1984.
  • Ömer Güngören, Marco Polo’nun Geder Kitabi, İstanbul 1985.
  • Ahmet Temir, Moğolların Gizli Tarihi, Ankara 1986.